Ben bizim şirket aracı egea ile kaza yaptım. Dışkapı'da lambanın altında 40-50 km/h ya vardı ya yoktu hızım. Trafik durdu. Bir iki saniyelik gecikmeden sonra bende bende abandım frenlere. Araba tıkırdadı, abs devreye girdi. Önümdekini aldım, bir öndekine çarptırdım. Radyolarda anons edildi bu kaza zincirleme trafik kazası diye. O kadar suçluydum ki kaza raporunu almaya emniyete girmeye gerek yok dedim. Aracın önünde yer alan parçaların %80'ini bagaja koyup devam ettim yola. Sağ ön çamurluk geri geldiği için sağ ön kapı açılmıyordu. Geçen yıl oldu bu hadise.
Aracı sevmiyordum, halen sevmem o egeayı. Ancak bahsettiğim kazada önümde olup benimle aynı hızla giderken duran araç 2000 model, hiç bir donanımı olmayan, abs'si bile olmayan dandik reunault symbol.
Peki neden o durdu da ben duramadım? Aracın altında her biri farklı marka farklı desen lastikler, artık balata kısmı bitmiş fren balataları, balçığa dönmüş fren hidroliği, son 48 saatte evine bir kez 1 saatliğine duş alıp kıyafet değiştirmek için gidebilmiş olup direksiyonda dünya ile irtibatı kopan ben. Kaçınılmaz son; kaza.
Eğer yorgunluktan, uykusuzluktan direksiyonda frekansımı kaybettiğim için frene basmakta geciktiğim 2 saniye olmasa araç dururdu. Adam gibi bakımı olsa, adam gibi lastik takılı olsa ben geciksem de araç dururdu. Taş devri filmindeki gibi, aracın altından ayaklarımı yere sürtsem araç gene dururdu. Ama durmadı. Şimdi durcak, şimdi durcak diye diye, gidip çarptım.
Evet kampana fren zayıftır. Bizim araçlarımız da, egea'da 200 km/h ile gidecek 150 hp üzeri araç değil zaten. Balatalar iyiyse, ayarları düzgünse (mesela önceki aracımda bunu yaşadım, arka tekerlerin biri fren yaptığında diğerinin umrunda olmuyormuş, hissedip kontol ettirdiğimde fark ettiler.) ve fren hidroliğinin durumu iyiyse, lastikler de iyiyse araç durur. Bunlar zincirleme görevlidir. Biri zayıfsa zincirin en zayıf halkası kadar güçlü olması gibi, aracın freni de zayıf olur.
Özellikle hidrolikleri ömürlük zannediyoruz ama değiller. Zamanla havadan, nemden, oradan buradan içlerine kir giriyor, su giriyor ve yağ özelliğini yitiriyor. Siz frene basıyorsunuz. Araç bu fren gücünü tekerlere eksik iletiyor. Fren hidroliğinin özelliği basınç altında sıkışmamasıdır. Ancak su basınç altında sıkışır. Havada buhar olarak bulunan su bile zamanla fren hidroliğine nüfuz eder. Bu yüzden kontrol edilmesi (aynı antifiriz gibi, bunu da kontrol eden bir alet var) ve gerekliyse değiştirilmesi gerekir. Yoksa frene basarsınız, araç x kuvvet ile tertibata hidrolik pompalar, ancak hidrolik sıkıştığı için frenleme gücü x kuvvetinden düşük olur.
Unutmayalım, ömürlük çalışan parça olmayacağı gibi, ömürlük yağ da olmaz. Hidrolik ya da zamanla bozulur, şanzıman yağı da.
Selamar...